GENEL CERRAHİ

Genel cerrahi uzmanı çoğunlukla yemek borusu,mide ,ince- kalın bağırsaklar,karaciğer,safra kesesi ve pankreasdan oluşan sindirim sisteminin hem ilaç ile tedavi edilebilecek hem de ilaç tedavisinin artık mümkün olmadığı ameliyat ile düzeltilebilecek iyi huylu ve kötü huylu hastalıklarıyla uğraşmaktadır. Dolayısıyla yine sindirim sistemine bakan gastroenteroloji uzmanı ile yakın işbirliği içinde çalışır. Aslında genel cerrahın asıl ameliyat yaptığı bölge sindirim sistemidir. Yani sindirim sistemi cerrahı denmesi yanlış olmaz.Bununla birlikte genel cerrah basur, kıl dönmesi, guatr,karın ve kasık fıtığı hastalıklarının ameliyatlarını, memenin iyi huylu kitlelerinin ve kanserinin ameliyatlarını da yapmaktadır. Kliniğimizde bu hastalıkların teşhisi yapılmakta ve anlaşmalı hastanelerimizde ameliyatlarını gerçekleştirmekteyiz. Hastanın ve hastalığın durumuna göre ameliyat açık veya kapalı (laparoskopik) yapılmaktadır.

Tıp merkezimiz bünyesinde küçük cerrahi işlemler dediğimiz derideki benler, yağ kitleleri,kistler ve tırnak batmaları ile sünnet ve abse boşaltımı gibi işlemler gerçekleştirilmektedir.

HİZMETLERİMİZ

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

EKG

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

DOKTORUMUZ

uzm-dr-alparslan-saçıkara

  UZM. DR. ALPASLAN SAÇIKARA  

DOKTORUMUZ

            UZM. DR.             

 ALPARSLAN SAÇIKARA 

Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

GENEL CERRAHİ

Genel cerrahi uzmanı çoğunlukla yemek borusu,mide ,ince- kalın bağırsaklar,karaciğer,safra kesesi ve pankreasdan oluşan sindirim sisteminin hem ilaç ile tedavi edilebilecek hem de ilaç tedavisinin artık mümkün olmadığı ameliyat ile düzeltilebilecek iyi huylu ve kötü huylu hastalıklarıyla uğraşmaktadır. Dolayısıyla yine sindirim sistemine bakan gastroenteroloji uzmanı ile yakın işbirliği içinde çalışır. Aslında genel cerrahın asıl ameliyat yaptığı bölge sindirim sistemidir. Yani sindirim sistemi cerrahı denmesi yanlış olmaz.Bununla birlikte genel cerrah basur, kıl dönmesi, guatr,karın ve kasık fıtığı hastalıklarının ameliyatlarını, memenin iyi huylu kitlelerinin ve kanserinin ameliyatlarını da yapmaktadır. Kliniğimizde bu hastalıkların teşhisi yapılmakta ve anlaşmalı hastanelerimizde ameliyatlarını gerçekleştirmekteyiz. Hastanın ve hastalığın durumuna göre ameliyat açık veya kapalı (laparoskopik) yapılmaktadır.

Tıp merkezimiz bünyesinde küçük cerrahi işlemler dediğimiz derideki benler, yağ kitleleri,kistler ve tırnak batmaları ile sünnet ve abse boşaltımı gibi işlemler gerçekleştirilmektedir.

HİZMETLERİMİZ

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

YAKINDA

TEDAVİ EDİLEN HASTALIKLAR

Apandisit nedir?

İnce barsak ile kalın bağırsağın birleşim yerinde bulunan bağırsağa kör bağırsak (apandiks) denir. Apandisit; apendiksin yani kör bağırsağın iltihaplandığı ve irin ile dolduğu durumdur.

Apandisit Belirtileri ve Semptomları:

  • Karın ağrısı: Genellikle göbek çevresinde başlayan künt ağrı, sağ alt karına geçer. Birkaç saat sonra  ağrı keskinleşir ve sağ alt tarafa yerleşir; sabit ve süreklidir.
  • Sağ alt karına hafifçe baskı uygulamakla oluşan hassasiyet/şiddetli ağrı
  • Alan üzerine basılır ve daha sonra basınç hızla serbest bırakıldığında sağ alt karında keskin ağrı oluşur (rebaund)
  • Öksürük, yürüme veya diğer sarsıcı hareketlerle birlikte apandisit ağrısının kötüleşmesi
  • Bulantı
  • Kusma
  • İştah kaybı
  • Düşük ateş
  • Kabızlık
  • Gaz çıkaramama
  • İshal
  • Karın şişliği apandisit belirtileridir

Apandisit belirtileri ağrının yeri, yaşınız ve apandiksin konumuna bağlı olarak değişebilir. Özellikle küçük çocuklar veya hamile kadınlarda , apandisit ağrısı farklı yerlerde olabilir.

İleus nedir?
Bağırsak lümeninin içten veya dıştan kısmi ya da tam olarak engele uğraması ile oluşan mekanik bağırsak tıkanmaları, genel cerrahi kliniklerinin aciline başvuran hastaların %10-20’sini oluşturur. Barsak tıkanmalarında, barsak içi kapsamının ileriye doğru gidişi bozulmuştur, distale doğru geçişte bir engellenme veya yavaşlama olabileceği  gibi tam olarak durmuş da olabilir. Bu olay barsak lümenini tıkayan bir nedene bağlı ise mekanik tipte intestinal obstruksiyon vardır. Gelişmiş ülkelerde, ince barsak obstruksiyonlarının % 75-80’ini elektif cerrahi insidansındaki yüksekliğe bağlı olarak, daha önce geçirilmiş cerrahiye bağlı gelişen adhezyonlar oluşturur.

Bir zamanlar en sık neden olarak sayılan strangüle herniler, geri kalmış ülkelerde hala ilk sıralarda olmasına rağmen % 8 gibi bir yer tutarlar. Bunlar; adhezyonlar, kapalı loop, strangülasyon, herni, ve dıştan bası yapan oluşumlar. (Karsinoid tümörler, lenfoma, peritoneal karsinomatosis, apendisit ve divertikülit gibi) Lümen içi nedenler; adenokarsinom, Crohn hastalığı, tüberküloz, radyasyon enteropatisi, intramural kanama ve intussepsiyondur. Barsak içi nedenlerde bezoarlar ve safra taşı paralitik ileusu sayılabilir.

Mekanik ince barsak tipi obstruksiyonlarda ortaya çıkış sırası ve şiddeti obstruksiyonun türü, seviyesi ve derecesine göre değişen dört belirti  vardır. Bunlar; karın ağrısı, kusma, abdominal distansiyon ve gaz-gayta çıkaramama  belirtileridir.

Mekanik kalın barsak tipi obstruksiyonların en sık nedenini ise yaklaşık % 60 oranında sigmoid kolonda görülen kolon karsinomu oluşturur. Mekanik barsak tıkanmalarında tıkayıcı olay barsak lümenini tam olarak veya tam olmayan şekilde tıkayabilir ve ona göre isim alır. Barsak tıkanmalarının belirtileri karın ağrısı, gaz ve dışkının  çıkarılamaması ve abdominal distansiyondur. Kusma ve diyare gibi belirtiler de bulunabilir.

Tiroid Hastalıkları

Guatr nedir?

Guatr, tiroid bezinin her hangi bir  nedenle büyümüş halidir. Tiroid, hormonal(endokrin)  sistem organlarından biri olarak, boyun ön tarafında, Adem elmasının hemen altında bulunan kelebek şeklinde bir bezdir. Tiroid bezi metabolizmayı düzenlemeye yardımcı iki ana hormon üretir; tiroksin (T-4) ve triiyodotironin (T-3).

Guatr belirtileri nelerdir?

  • Ayna karşısında fark edilen, boyun ön tarafında görünen bir şişlik
  • Boğazda bası hissi
  • Ses kısıklığı
  • Yutma güçlüğü
  • Nefes darlığıdır.

Küçük guatrlar estetik ve fiziksel sorunlara neden olmazken, genellikle büyük guatrlar belirtilen semptomlara yol açarlar.

Bir dizi faktör de tiroid bezinin büyümesine neden olabilir. Bunlar;

  • İyot eksikliği
  • Graves hastalığı
  • Hashimoto hastalığı
  • Multinodular guatr
  • Solitertiroid Nodülleri
  • Tiroid kanseri
  • Hamilelik
  • Enfeksiyon

Epigastrik fıtık nedir?

Karnın göbek üst kısmında fıtık olmasıdır.

Fıtığın Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Tek etkin tedavi yöntemi ameliyat ile onarımdır. Yıllar içerisinde çok farklı cerrahi teknikler uygulanmış olup, artık standart kabul gören yöntemler belirlenmiştir. Günümüzde fıtık ameliyatları iki yöntemle yapılmaktadır. Birincisi fıtığın olduğu kasık bölgesine dışarıdan yapılan bir kesi ile gerçekleştirilen açık veya klasik olarak adlandırabileceğimiz yöntemdir.  İkinci yöntem ise son teknolojik yeniliklere paralel olarak geliştirilen laparoskopik (kapalı) fıtık onarımı yöntemidir.

Travma nedir?

Travma, canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan yaşantı, bir doku ya da organın yapısını ya da biçimini bozan ve dıştan mekanik bir etki sonucu oluşan yerel yara olarak tanımlanmaktadır.

Ekstremite travmaları genel olarak trafik kazaları, depremler, göçük altında kalma, ateşili silah yaralanmaları, spor yaralanmaları gibi majör nedenlerin yanı sıra osteoporotik, yaşlı ve malignitesi olanlarda minör nedenlerle  de ortaya çıkabilmektedir. Travma sonucu ekstremiteeki hasarlar basit bir ezilme ve burkulmadan başlayarak; kırıklar, çıkıklar, geniş doku zedelenmeleri, damar ve sinir zedelenmeleri, enfeksiyon, ekstremite kaybı, hatta ölüme sebebiyete kadar gidebilmektedir.

Göbek fıtığı nedir?

Normalde içeri doğru olması gereken göbek çukuru, dışarı doğru bombeleşir. Göbek fıtığı  göbek çukuru içinden veya hemen yakınından çıkar ve bir fındık büyüklüğünden portakal büyüklüğüne kadar değişik ebatlarda olabilir.Karında göbek çukurundaki kanal doğumdan sonra kapanmaktadır. Ancak bu açıklık tam olarak kapanmayabilir ve karın duvarında zayıf bir nokta olduğu için fıtıklaşmaya neden olabilmektedir.

Göbek fıtığı belirtileri nelerdir?

En büyük ve gözle görülebilen belirtilerden bir tanesi göbek çukuru etrafında ve iç kısmında görülen fındık şeklindeki et parçasıdır. Göbekte var olan et zaman zaman şiddetli ağrılara ve sızılara neden olabilir. Belde ağırlaşma ve kramp hissi göbek fıtığının en yaygın görülme şeklidir.

Göbek fıtığının tedavi yöntemleri nelerdir?

Tek etkin tedavi yöntemi ameliyat ile onarımdır. Yıllar içerisinde çok farklı cerrahi teknikler uygulanmış olup, artık standart kabul gören yöntemler belirlenmiştir. Günümüzde göbek fıtığı ameliyatı iki yöntemle yapılmaktadır. Birincisi fıtığın olduğu kasık bölgesine dışarıdan yapılan bir kesi ile gerçekleştirilen açık veya klasik olarak adlandırabileceğimiz yöntemdir. İkinci yöntem ise son teknolojik yeniliklere paralel olarak geliştirilen laparoskopik (kapalı) fıtık onarımı yöntemidir.

Hasta uyutulduktan sonra karın boşluğuna yerleştirilen özel bir iğne ile karbondioksit gazı verilerek karın boşluğu şişirilir.  Bu gazın en belirgin özelliği çok hızlı bir şekilde emilerek vücuttan atılmasıdır.  Daha sonra birkaç yerden 5 – 15 mm çaplı borular (Trokar) yerleştirilir. Bu aletler ucunda kamera olan optik cihazlar ve cerrahi işlemleri yapmak üzere dizayn edilmiş laproskoik cerrahi el aletlerinin karın boşluğuna sevk edilmesine yardımcı olurlar. Böylece büyük cerrahi kesilere ihtiyaç olmaksızın kameraların yansıttığı görüntü eşliğinde iç organlar üzerinde operasyonlar gerçekleştirilebilir.

Laparoskopik Cerrahinin Avantajları Nelerdir?

  • Ameliyattan sonra daha az ağrı hissedilmesi.
  • Hastanın erken mobilize olması.
  • İyileşme süreci daha hızlı olması.
  • Erken işe ve günlük aktivitelere dönülmesi.  (Hastalar 2-3 gün içerisinde günlük işlerini yapar, 5-7 gün içerisinde aktif iş hayatlarına döner, 10 gün sonra da araba kullanabilir noktaya gelirler. )
  • Daha az ameliyat yeri enfeksiyonu.
  • Daha az ameliyat yeri izi ve iyi kozmetik sonuçlar.
  • Daha rahat ve derin nefes sayesinde  akciğer  komplikasyonlarının en aza indirgenmesi.
  • Sporcularda çok daha az performans kaybı görülmesi.
  • Ameliyat yeri fıtıklarının önlenmesi.
  • Karın boşluğunda yabancı cisim unutulması riski olmaması.

Meme kanserinin tanı ve tedavi planlamasında, meme cerrahı ile birlikte birçok tıp dalının beraber çalışması ve hastaya en uygun yaklaşımın seçilmesi önemlidir. Hastanın yaşı, kanserin evresi, lokalizasyonu, tipi, patolojik özellikleri ve hastanın tercihi gibi pek çok faktör değerlendirilerek tedavi planlanmalıdır. Cerrahi tedavi en temel tedavi yöntemi olmakla birlikte, cerrahi dışı tedavi yöntemleri de baştan beri değerlendirmeye alınmış olmalıdır. Özel durumlarda bu tedaviler cerrahi tedaviden önce uygulanabilmektedir. Cerrahi müdahalenin türü de buna göre şekillendirilecektir.

Meme Koruyucu Cerrahi

Meme koruyucu cerrahi, lokal şartların uygun olduğu durumlarda çok sık tercih edilen bir yöntemdir. Parsiyel mastektomi, lumpektomi, kadrantektomi gibi isimlerle de anılan yöntemde, tümör ve etrafındaki güvenli bir miktar sağlam meme dokusunun çıkarılması hedeflenir. Yöntem, koltukaltı lenf yayılımının yönetilmesi ve ameliyat sonrası Radyoterapi ile desteklenmesi şartıyla, iyi bir kozmetik sonuç sağlarken, bilimsel çalışmalara göre memenin tümünün alınmasına yakın başarı oranı ile kanser tedavisinde etkilidir.

Mastektomi

Mastektomi işleminin, basit mastektomi, modifiye radikal mastektomi gibi türleri vardır. Kanserli dokunun tüm meme dokusu ile birlikte çıkarılmasını içerir. Koltukaltı lenflerinin tutulmuş olduğu olgularda, lenflerin çıkarılması eklenmişse “Modifiye Radikal mastektomi”den bahsedilir. İşlem seçiminde, kanserli dokunun büyüklüğü ve birden fazla odak varlığı ve koltuklatı lenflerinin durumları dikkate alınarak karar verilir. Bu yöntemle yapılan meme cerrahisi, bırakılan meme dokusundaki kanserin nüksetme ihtimali açısından, meme koruyucu cerrahiye göre %3-%8 oranında daha etkilidir. Mastektomi işleminden sonra, bazı durumlarda radyoterapi tedavisi uygulanması gerekebileceği gibi, bazı erken olgularda da radyoterapiye gereksinimi ortadan kaldırabilir. Hastanın ameliyat sonrası radyoterapi almasına engel bir durum söz konusu ise mastektomi cerrahisi tercih edilir.

Mastektomiye rağmen estetik operasyon düşünülen durumlarda, bu planlama Plastik Cerrahi ile koordineli olarak başından beri düşünülmeli, gereğinde meme cildi ile meme başının korunup korunmayacağına karar verilmelidir.

Obezite Nedir?

Karın boşluğu ve cild altı başta olmak üzere, vücutta aşırı yağ birikimi ile karakterize bir sağlık sorunudur. Obezitenin derecesi “Vücut Kitle İndeksi”, “Göbek çevresi” “Kalça / Boy oranı” gibi çeşitli ölçütlerle değerlendirilebilir. Bunlar içerisinde en yaygın olarak kullanılan Vücut Kitle İndeksi (VKİ), kişi ağırlığının (Kg)  boy ölçüsünün (m) karesine bölünmesi ile hesap edilir. (Vücut Kitle İndeksi hesaplamak için tıklayınız)

Vücut Kitle İndeksi 30 – 40 arasında olan kişiler “Obez”, 40 ve üzerinde olan kişiler “Morbid Obez” olarak kabul edilirler. Morbid Obezite, hipertansiyon, diyabet, kalp – damar hastalıkları, uyku apnesi, endokrin bozukluklar, iskelet sistemi sorunları ve psikiatrik durumlara sebep olabilen ve tedavi yaklaşımlarına ihtiyaç duyulan ciddi bir hastalık olarak kabul edilir. Bu yüzden obezite, tehlikeli limitlere ulaşmadan önlenilmesi gereken bir sorundur.

Son birkaç  on – yılda, dünyanın gelişmiş birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de morbid obez hasta sayısında önemli artışlar gözlenmiş olup, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu durumu “Asrın Salgını” olarak ilan etmiştir.

Obezite Cerrahisi Nedir?

Vücut Kitle İndeksi 40 veya üzerinde olan kişiler veya Vücut Kitle İndeksi 35 – 40 arasında olmakla birlikte obeziteye bağlı yandaş hastalıkları bulunan hastalara cerrahi tedavi uygulanabilmektedir. Ülkemizde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Vücut Kitle İndeksi değeri 40’ın üzerinde olan hastalara cerrahi tedavi onayı vermektedir. Kurumuzda da obezite cerrahisi SGK anlaşmalı olarak gerçekleştirilmektedir.

Ülser (Peptik Ülser) Nedir?

Ülser sindirim sistemini oluşturan yemek borusu, mide ve onikiparmak bağırsağında meydana gelen aşınmalar sonucu oluşur ve yara halini alır.

Mide Ülseri Nedir?

Midenin iç kısmının mide asidi ile parçalanması sonucu oluşan hastalık ise mide ülseri olarak bilinir. Mide asidinin üretimi ve miktarı her bünyede farklılık göstermektedir. Fakat bazı insanlarda aşırı üretim gerçekleşir.

Mide Ülser Tedavisi Nasıl Yapılır?

Ülser Diyeti : Geçmişte baharatlı, acı, ekşi, turşudan, yağlı ve asidik yiyeceklerden kaçınılması gerektiği söylenip, süt tedavisi verilirdi. Bugün ülser için özel bir diyet olmadığı gibi gece yatmadan önce içilen sütün zararı bile olabilir. Özel diyetin ülseri iyileştirmede katkısı olmadığı deneylerle gösterilmiştir. Şu anda kişisel olarak şikayetine sebep olduğu düşünülen yiyecek maddesinin kısıtlanması gerektiği söylenmektedir. (Örneğin ülserli bir kişiye soğan yemek dokunmuyorsa yemesinde bir sakınca yoktur). Ancak ülserli hasta sigarayı (eğer çok içiyorsa) bırakmalıdır. Sigara içiminin ülser iyileşmesini geciktirdiği, sık ülser mikslerine neden olduğu gösterilmiştir. Genellikle ülserli hastalar aspirin ve benzeri romatizma ilacı almamalıdır. Alkol alımı, yüzeyel mukoza direncini bozarak, gastrite ve ülser iyileşmesinde gecikmeye yol açabilir. Akut ülserde özellikle alınmamasında yarar vardır.

Tüp Mide Ameliyatı (Sleeve Gastrektomi)

Laparoskopik bir operasyonla, midenin yemek borusu ve barsakla devamlılığını sağlayacak tüp şeklinde bir parçası korunarak, mide gövdesinin büyük bölümünün çıkarılması işlemidir.

Operasyonda midenin en çok esneyip genişleyen ve iştahı yöneten kısmı çıkartılır. Bu ameliyat esas olarak mide hacmini azaltmak yoluyla alınan gıda miktarının düşürülmesini hedefler. Ayrıca midenin çıkarılan kısmından salgılanan Ghrelin adı verilen hormon nedeniyle de iştah kontrolü ve doyma hissi üzerinde çok etkili bir ameliyattır. Normal barsak yolu korunduğu için daha fizyolojik bir yöntem olup, besin emilim bozukluğuna bağlı komplikasyonlar oluşmamaktadır. Bu yöntem, son yıllarda tek başına etkili bir obezite ameliyatı olarak kabul edilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır.

Tüp Mide Ameliyatında Kilo Kaybı Hakkında

Hastanın beslenme alışkanlıklarını değiştirmesine bağlı olarak genelde ilk 1 – 1.5 yılda fazla kilonun % 70 – 80’i verilebilmektedir.

Tüp Mide Ameliyatı Kimler İçin Uygun Seçenektir?

Diğer obezite ameliyatları gibi burada da Uluslararası Obezite ve Metabolizma Cerrahisi Derneği standartları geçerlidir. Vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olan veya 35-40 arasında olup, obezite ile ilişkili  bir problemi (şeker hastalığı, hipertansiyon, eklem problemleri, uyku apnesi gibi..) olan hastalar bu ameliyat için uygundurlar.

Kimlere Tüp Mide Ameliyatı Önerilmez?

Kozmetik amaçlı kilo kaybı taleplerinde, 18-60 yaş sınırı dışındaki hastalarda, alkol ya da madde bağımlılarında, çok ciddi kalp ya da akciğer hastalığı olanlarda tüp mide ameliyatı önerilmemektedir.

DOKTORUMUZ

uzm-dr-alparslan-saçıkara

  UZM. DR. ALPASLAN SAÇIKARA